Bir yaşam maliyeti krizinden geçiyoruz.
Bazılarımız arzu ettiği yiyeceklere eskisi gibi özgürce erişim sağlayamıyorken, bazılarımız açlığını nasıl giderebileceğini dahi bilemiyor. Yiyecek seçenekleri ve pişirme yöntemleri, hayatta olmanın çılgınca maliyeti nedeniyle artık oldukça sınırlı. Sağlığı teşvik eden davranışların tüm insanlar için erişilebilir olması gerektiğine ve sezgisel yemenin sağlığımızı koruma ve geliştirmede en etkili yollardan biri olduğuna inanan biri olarak; sezgisel yemenin, koşullar ne olursa olsun, hayatımıza nasıl entegre edilebileceğini anlamanıza yardımcı olacak bir kaynak oluşturmak istedim.
Gelin birlikte bakalım.
Sezgisel yeme birçok yönden bir ayrıcalık olarak algılanabilir. Toplumsal ve kültürel olarak kanıksanmış diyet yaklaşımlarını bir kenara bırakmak, doğru kaynaklara erişebilmek, bedeninizle iletişime geçmek için aktif olarak vakit ve enerji ayırmak şüphesiz ki bir ayrıcalıktır. Bu sebeple, sezgisel yemenin ”neyi ne zaman ne kadar istersen yeme” yaklaşımı olarak tasviri hatalı ve aşırı basitleştirilmiş bir çeviridir. Bu yanlış tasvir, sezgisel yeme etrafında büyük bir endişe oluşturur. Diyet kültürü kaynaklı kaygıların yanı sıra, mali güçlük içindeki bireyler için de bir engel teşkil eder. Günün sonunda, hayatta kalmak ve kendinizi ne olursa olsun beslemek önceliklidir. Sezgisel yemenin bazı ilkeleri diğerlerinden daha zorlayıcı olsa da, kendinize hoşgörü, şefkat ve esneklik sunduğunuzda, tüm ilkeler belirli şekillerde bütünleştirilebilir.
Mali stresle uğraşırken diyet zihniyetini reddetmek daha zor olabilir. Diyetlerin sağladığı kontrol duygusu, finans gibi hayatın stresli ve kontrolden çıkmış diğer alanlarıyla uğraşırken daha da çekici gelebilir. Bu kontrol hissi bir yanılsamadır. Herhangi bir listeye veya yiyecek kuralına harfiyen bağlı kalma zorunluluğu olmadan yiyecek tercihlerinizi yapabilmek, sezgisel yemenin sunabileceği kolaylıklardan yalnızca biridir. Açlığı onurlandırmak ise, vücudunuzu gün boyunca yeterince beslemek anlamına gelir. İdeal bir durumda, bedenimizden gelen sinyalleri elimizden geldiğince sık yanıtlandırmaya gayret ederiz. Ancak, yiyecekler için ayırdığınız bütçenin kısıtlı olduğu bir durum söz konusu olduğunda bu ilke, diğer ilkelere kıyasla önemli bir önceliğe sahiptir.
Yoksulluk ve gıda güvensizliği, altta yatan açlık seviyelerine bakılmaksızın, bozulmuş yeme davranışına katkıda bulunabilir. Açlığın hissedildiği ve onurlandırılamadığı durumlarda suçluluk duyulmamalıdır. Ancak para biriktirmek için atlanan ya da fiziksel ihtiyacın çok daha azı ile tamamlanan öğünler ve yiyecek mevcut olduğunda daha büyük miktarlarda tüketmek bir kısıtlama-aşırı yeme döngüsüne neden olabilir. Gıda güvenliğinin bir engel teşkil ettiği durumlarda, şartlar dahilinde, sağlığımızı olabildiğince korumaya yönelik kararlar almaya gayret edilmelidir. Mümkünse, ilk ödemenizi aldığınızda gıda için belirli bir miktarı kenara ayırmak veya ucuz veya düşük maliyetli gıdaları daha erişilebilir hale getiren hizmetlere/programlara bakmak düşünülebilir.
Gıdaya erişim konusunda endişeleriniz varsa, tokluğunuza saygı duymak gerçekten zor olabilir. Gıdaya yetersiz veya aralıklı erişime yanıt olarak rahatsız edici tokluk seviyelerine ulaşıncaya kadar yemek, yeryüzünde var olduğumuzdan beri sahip olduğumuz bir hayatta kalma mekanizmasıdır. Bir daha ne zaman yemek yeme şansı bulacağınızdan emin olmadığınız için iyi hissettiren noktanın üzerinde yemek yemek, pratik açlığı tatmin etmenin bir örneğidir. Ancak her yeme deneyimizde rahatsız edici bir tokluk noktasına ulaşana kadar yediğinizi fark ederseniz, bir ara verip; açlık korkusundan mı, yoksa yemek yeme şansınızın olmayacağına dair meşru bir gerçeğe mi tepki verdiğinizi sorgulamak yararlı olabilir. Yiyeceklerin ziyan olmasından korktuğunuz için tokluğunuza saygı duymuyorsanız; daha sonra bir şeyler atıştırmak için fazladan yiyecek alıp alamayacağınızı veya başka yiyeceklerle eşleştirerek başka bir öğün için yeniden değerlendirip değerlendiremeyeceğinizi düşünün. Artıkları dondurmak, tasarruf etmenin ve israfı önlemenin oldukça işlevsel bir yolu.
”Taze malzemelerle ucuza yemek yapılabilir” düşüncesi ne yazık ki malzeme, zaman, emek, enerji, pişirme süreci ve pişirme ekipmanlarının mevcudiyetini dikkate almaz. Sağlıklı yaşam kültürü, her lokmayı pahalı “süper gıda” malzemeleriyle paketlemenizi şart koşarken; nazik beslenme, yeme davranışını geniş bir pencereden ele alır. Nazik beslenme; her öğün ve atıştırmalığı saplantı haline getirmek yerine, beslenme alışkanlıkları üzerinde küçük değişiklikler yapılmasını vurgular. Yasaklı ve zararlı yiyecek inancından uzaklaşmak, besinlerle barış sağlamak ve bedene saygı duymak; yiyecekler hakkındaki düşüncelerinizi sorgulamanıza yardımcı olacaktır. Nitekim, ulaşılabilir ve nispeten ucuz gıdaların bir kısmı işlenmiştir. Tipik işlenmiş yiyecekler ”hala” besin öğesi içerir. Düzenli olarak öğün atlamaktan veya tatmin edici olmayan daha küçük öğünler tüketmekten ziyade, besin tercihleriniz arasında hazır gıdalar da yer alabilir. Yemek tariflerine göz atarak temel tarifleri öğrenmek ve nasıl değiştirilebileceklerini bilmek; tasarruf etmenin ve yine de çeşitli tatlar elde etmenin güzel bir yoludur. Bu sayede, tercih edebileceğiniz hazır yiyecekleri, arzu ederseniz, nasıl renklendireceğinizi öğrenebilirsiniz.
Mali olarak zor bir dönemden geçerken beslenmenin arka planda kalması oldukça normal. Beslenmenin öncelikler listenizin altlarında yer alması gerekliliği yanlış bir şey yaptığınız anlamına gelmez. Büyük resme baktığınızda, beslenme konusunda endişelenmek mental sağlığınızı negatif yönde etkiliyorsa, en sağlıklı seçim beslenmeyi arka plana atmak olabilir.
Zihinsel sağlığınıza dikkat etmek ve baş etme mekanizmalarınızı devreye sokmak fiziksel sağlığınız kadar önemlidir.