Sezgisel beslenme ve yeme farkındalığı kavramlarının bir süredir sıkça karşınıza çıktığını ve merak uyandırdığını tahmin edebiliyorum. Eğer bu kavramlar sizin için yeniyse, temelden başlamak önemli. Yolculuğunuzun başlangıcında ve devam eden aşamalarında en çok ihtiyaç duyacağınız araç ile tanışalım: Farkındalık.
Sezgisel beslenme; bedeninizle ve besinlerle ilişkinizi geliştirdiğiniz, sağlamlaştırdığınız, sağlığı oluşturan elementlere dair farkındalık kazandığınız; bedeninizle uyum içinde olmanıza ve bu uyum sürecinin önündeki engelleri kaldırmaya yardımcı 10 temel prensibin yaşamınıza adaptasyonunu içeren bütüncül bir süreçtir. Bedeninizle uyum içinde olmak, doğuştan sahip olduğunuz içsel farkındalık yeteneğiniz ile iletişimde olmak demektir. İçsel farkındalık, kısaca bedenimizden gelen sinyalleri anlayabilme becerisi, güçlü bir zihin-beden bağlantısına sahip olduğumuzun önemli bir kanıtıdır. Bedenimizin sinyaller yolu ile kurduğu iletişim: Duyguların vücut üzerindeki etkileri, kalp atış hızı, dolu bir mesane, uykulu hissetme veya hapşırma ihtiyacı üzerine olabileceği gibi; açlık, tokluk, aşerme, doygunluk, tatmin, susuzluk ve enerji seviyeleri hakkında da olabilir.
Peki, doğduğumuz andan itibaren bedenimizle güçlü bir iletişim halindeyken; nasıl ondan uzaklaşıyor, sesini duyamıyor ve ”ne acıktığımı ne de doyduğumu anlayabiliyorum” dediğimiz noktaya geliyoruz?
Bu cevaba etki eden pek çok faktör söz konusu. Bedensel sinyallerimiz hayatımızın neredeyse her alanında maruz kaldığımız dışsal etkiler sonucu duyarsızlaşabilir. Bunlar: Stres, travma, hastalık ve ilaç kullanımı, duygudurum bozukluğu, yeme bozuklukları, yoğun egzersiz, dikkat dağınıklığı, katı kurallar ve yetersiz öz-bakım olarak sıralanabilir. Bu faktörlerden bazılarının oluşumuna katkı sağlayan; sağlığa, bedenimize & başka insanların bedenlerine, toplumsal ve bireysel değerlere dair bakış açımızı renklendiren mercek ise, şüphesiz, diyet kültürüdür. Neyi, ne zaman ve ne kadar yiyeceğimizle ilgili kuralları kendi dışımızda aradığımızda bu ipuçlarıyla temasımızı kaybetmek çok olası bir sonuçtur.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
İçsel farkındalık geliştirilmesi gereken bir beceridir. Odağın, bedensel duyumlar hakkında ”düşünmekten” ziyade doğrudan deneyimlemeye ve hissetmeye kaydırılması gerekir. Bedeninize karşı yargısız ve meraklı bir farkındalık ile yaklaştığınızda: ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
1. Bedeniniz ve yiyeceklerle ilgili içsel & dışsal deneyimleriniz hakkında bilgi edinirsiniz. Gündelik akışta çoğu zaman dikkatinizden kaçan ya da geri plana attığınız bedensel iletişim sinyallerini fark edersiniz. Yeme davranışınızın ve yiyecek tercihlerinizin nelerden etkilendiğini, anda olabilme pratiğinin yeme deneyiminizi nasıl şekillendirdiğini gözlemlersiniz.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
2. İçgüdü, duygu ve düşünceleriniz arasındaki dinamik etkileşimi geliştirir; hissetmek, yapmak, olmak ve deneyimlemek istediklerinizle uyumlu bilinçli seçimler yapmaya çalışırsınız.
3. Yaşadığınız zorlukları veya engellerinizi anlamlandırmak için kendinize şefkatli bir merak ile yaklaşır, kendinize ve bedeninize dair sahip olduğunuz önyargıları fark etme, saygı duyma ve nihayet kabul edebilme yolculuğunuza başlarsınız.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Farkındalığın bu üç yönü; fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarınızı, onlardan gelen ipuçlarını dinleyip, anlayıp, yanıtlandırma yolu ile onurlandırarak kendinize şefkatli bir bakım gösterme yolculuğunuza zemin oluşturur. Bu sağlam zemin, ilerleyen zamanlarda vücudunuzun sizin için yaptığı bazı inanılmaz şeyleri fark ederek, onu takdir etme becerisini kazanabileceğiniz beden kabulü sürecine kucak açmanıza olanak sağlar.
Yaşamanın, yemek yemenin ve bedeninizde iyi hissetmenin keyfini keşfetme yolculuğuna hoşgeldiniz 🙂